
BUGÜN, İÇİNİN HER KÖŞESİNİ KENDİNE AYIR…

HER YOL BİTER SEN İSTER SONUNA KADAR YÜRÜ, İSTER VAZGEÇ…
YOL Neden bilmiyorum ama yol benim için ufak bir kelime bir dolu anlam! Yol bazen kaderimiz oluyor. Yol nereye götürürse değil, insan hangi yolu seçerse istikameti yolu oluyor. Ya kaderini yaşıyorsun ya da mücadele edip yolunu değiştireceğine inanıyorsun. Hiç kimsesiz çıkacağım yola, ne kadar uzaklaşırsam o kadar rahatlayacaktı ruhum…. Radyoda çalmayan şarkıları tutacaktım. Alıp başımı gideceğim dedim yıllar önce . Bunun bir düş olmaması benim zaferimdir. Yeni bir YOL, yeni bir YOLCULUK yeni bir sayfa… YOLCULUK Her yolculuk birşey anlatır bizlere. Bir mekan, bir şehir olması gerekmiyor. İçe yolculuk, bir his, bir duygu. İnsanın kendini bulması bu yol ve yolculuklar sonrası oluyor. Buldum sanıp yanılmalar, hayal kırıklığı, hüsran,….vb. Yolun ışıkları var. Bazen o yol ayrımlarında kalbimizin sesini dinlediğimizi sanıyoruz oysa, o ne der, bu ne der,, ?? akrabana, komşuna, ailene, dostuna, arkadaşına değil diye diye ömür geçiyor. EMEK vermeden hiçbir sevdiğime, hiçbir isteğime sahip olmadım ben.Mesela çok sevdiğim bana göre mucizenin adı çocuklarım,,, Dostlarım, evim, arabam, işim, evimdeki eşyalar..Özenerek emek vermek gerek hayatımızdaki her canlıya, bitkiye, eşyaya, Bazı insanların sahip olduğu herşeyde hakikaten çok fazla EMEK var! ŞÜKRETMEK, İNANMAK VE HAYAL ETMEK.. kesınlıkle yaraları saran en etkili üçlü. Herkes gibi bende zor,karışık ve çıkmaz sokaklara girdiğim zamanlar oldu.Ama BUNLARIN BİR NEDENİ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM HEP. Ne istediğimi bilmediğim zamanlar yanlış yollara saptığım oldu. Anladım ki;herkes yolcu, ailem ve bikaç dostum dışında . Hiçbir sakıncası yok.Kimse HUZURUMDAN kıymetli değil. Bunu yalnış sokaklarda dolaşarak tecrube edınıyorsun. Sevmeyi bilirim, Aşkı tanırım. Sevgini olmadığı yerde nefes alamam..Sahte olamam ben, en çok sevdiklerime kanarım. Yaşadıklarını belki kimse kelimelere dökemez ama HER YOL BİTER SEN İSTER SONUNA KADAR YÜRÜ Fatma ÖNDER
İçini çeke çeke ağlamakla, içine akıtarak ağlamak başkadır. Gözün şişer, burnun kızarır ama geçer. İçine akan yaş sızım sızım yakar… Söylenmemiş duygular vardır, içe atılan;Öksüz, isyanı bırakmış, bitkisele bağlamış yoğun bakım… YAZMAK,,, Bu satırları yazarken, kalemden akanlar;ne yaşadım diyebilirsin/ nede yaşarım. Gözlerimi bir noktaya dikmiş, tüm gücümle ardıma bakmadan koşarken ayağıma çelme takıp, beni teğetaklak düşüneren eskiden olsa teşekkür ederdim. Şimdilerde ALLAH’a havale ediyorum. Ben teşekkür edip hoş görmek zorunda kaldıkça;haksızlıkları, ihanetleri, edepsizlikleri ile başedemedim. Neysee… Meğer ulaşmak istediğim yer mayın tarlasıymış. Düşünce acıdım, kanadım ve canımın acısıyla olduğum yerde oturdum kaldım. Birisi el uzatsın diye değil, kendi gücümle kalkabilmek içindi bu bekleyiş. Ayaklandığım da farketttim ki koşmaya devam ediyorum ama bu defa farklı yöne. Kalkmayı öğrenmek için düşmeliyiş, acımalıymış insan. Ve doğru yolu bulmak için, yanlışlardan geçmeliymiş hiç korkmadan..